Michelin olarak 2020’ye inancımız oldukça yüksek

Sektörünüz, şirketiniz ve Türkiye özelinde değerlendirdiğinizde 2019 yılı nasıl geçti?

2019 hem ülkemiz hem de dünya açısından ekonomik olarak oldukça kırılgan geçti. Bir tarafta ticaret savaşları, diğer tarafta kur dalgalanmaları, pek çok ülkede artan enflasyon oranları derken ekonomik açıdan hareketli bir yılı geride bıraktık. Ülkeler birbirine ciddi ekonomik yaptırımlar uygularken bu yaptırımlardan dev şirketlerin bile etkilenmek zorunda kaldıkları bir yıl geçirdik. Bu koşullar ister istemez otomotiv sektörüne de yansıdı. Otomobil pazar payının yüzde 29 daralması, lastik satışlarını da etkiledi. Fakat yılsonuna doğru bu negatif seyrin dengelenmeye başladığını söyleyebilirim.

Michelin özelinde baktığımızda ise; 2019 yılında güvenli, yüksek performanslı ve uzun ömürlü lastiklerimizle, sürücülerin yol arkadaşı olmaya devam ettik. Tüketiciler ekonomik dalgalanma dönemlerinde erteledikleri ihtiyaçlarını karşılama zamanı geldiğinde güvendiği markaları terk etmemiş oluyorlar. Biz de başarılı bir küresel bir marka olan Michelin’i uzun yıllardır Türk tüketicisi ile buluşturduğumuz için tercih edilmeye devam ediyoruz. Müşterilerimizin markamıza duydukları güven satışlarımıza da olumlu yansımaya devam ediyor.

Yıl içerisinde şirketiniz bünyesinde yaptığınız yatırımlar, yeni ürünler, lansmanlar vb. gelişmeler nelerdir?

Sürdürülebilirliğe yönelik yeni teknolojiler üretmeyi misyon edinen köklü bir marka olarak yine 2019 yılı içerisinde, sektörde bir ilki gerçekleştirerek havasız lastik teknolojisi prototipi Uptis’i lanse ettik.

Aynı zamanda geride bıraktığımız yıl içerisinde küresel anlamda pek çok başarılı iş birliği gerçekleştirdik; Buna, Camso, Masternaut, Multistrada gibi oldukça önemli satın almaları örnek olarak gösterebiliriz.

 Genel olarak 2020 yılından beklentiniz nasıl? Bu yıl için hedefleriniz ve genel stratejileriniz neler olacak?

Michelin olarak vazgeçilmez stratejimiz; uzun ömürlü performans ile lastiklerimizi tasarlayarak, 1.6 mm yasal sınıra kadar bu lastiklerin kullanılması ile sürdürülebilirliğe maksimum düzeyde katkı sağlayabilmek. Lastiğin ilk kilometresinden yasal sınıra dek performans ve güvenlik sunan bu yaklaşımımız; malzeme ve kaynağın en iyi şekilde kullanımı, lastiğin tüketici için tüm potansiyelini ortaya çıkarma, tüketicileri güvende tutma ve ayrıca çevresel etkiyi de azaltma gibi yararlar sağlıyor. 2020 yılında da bu stratejimizden ödün vermeden çalışmalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz.

Biz bayilerimiz ve diğer iş ortaklarımızı işimizin ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz. Michelin olarak Türkiye’deki iş ortaklarımızla sürekli iletişim halindeyiz. Bu dönemde de hızla tedbirlerimizi aldık. Yeni koşullara uyum sağlayacak adımları attık. İş ortaklarımızla birlikte yakaladığımız uzun soluklu ilişkiyi güçlendirecek adımları attık. Sonuçta genel ekonomik koşullarda geçen yıla kıyasla görece bir iyileşme var. Zor kısmı aşıldı. Bundan sonra hem büyüme hem operasyonel olarak daha verimli bir döneme gireceğimizi düşünüyoruz. İş ortaklarımızla birlikte 2020 yılına planlı bir şekilde başlangıç yaptık. 2020’de Michelin olarak Türkiye’de daha da güçlü bir performans göstereceğimizi öngörüyoruz.

2020 yılı beklentilerimizi rakamlarla ifade etmek gerekirse; 18’’+ binek lastiklerde yüzde 25 pazar payına ulaşma hedefini 2020 için önümüze koyduk. Toplam ciromuzu her yıl olduğu gibi artırmaya devam etmek yine ajandamızın öncelikli maddelerinden biri. Saydığım ilkeler ve yaklaşımlardan vazgeçmeyeceğimiz için bu başarılara ulaşmamızın da mümkün olduğunu düşünüyorum. Michelin olarak 2020’ye inancımız oldukça yüksek. 2019 sonundan itibaren iyiye doğru bir ivme yakaladığını düşünürsek, 2020 iyi bir yıl olacak.

 Sektörel olarak baktığınızda bu yıl bizi nasıl gelişmeler bekliyor?

2020’nin biraz daha farklı olacağını düşünüyoruz. 2019 yılında yaşananların bizi nasıl etkilediğini anlatacak olursak; 2019 yılında satılmamış bir araç 2020’de tüketilmeyen kış lastiği anlamına geliyor.

Uluslararası bir nakliye firmasında 2019 yılında yapılmamış kilometreler, 2020’de daha az lastik tüketimi anlamına geliyor. Ama diğer taraftan Türkiye’de durum hızlı değişebiliyor. Yirmi yıllık sektör tecrübemle söyleyebilirim ki; evet Türkiye’de pazar çabuk daralabiliyor ama aynı çabuklukta da toparlanıyor. Bu sebeple, 2020 yılının otomotiv ve lastik sektörü açısından toparlanma ve dengelenme yılı olacağına inanıyorum.

Bu konularıda İnceleyebilirsin