İnci GS Yuasa’da hedefimiz kuruluşumuzun 50. yılında 150 milyon aküye ulaşmak

Cihan Elbirlik – İnci GS Yuasa İcra Kurulu Direktörü

İnci GS Yuasa etkin çalışmalar yapmaya devam ediyor. Şirketin genel yapılanmasından ve son dönemdeki çalışmalardan bahsedebilir misiniz?

Temeli 1952 yılında atılan İnci Holding’in önemli iştiraklerinden İnci Akü A.Ş., kurucumuz Cevdet İnci tarafından 1984 yılında Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde kuruldu. 1984 yılındaki kuruluşunun hemen ardından 1985 yılında araç üreticileri ile ilk çalışmalarına başladı. 2009 yılında Akü sektöründe ilk Ar-Ge merkezini kuran firmamız, 2010 yılında sektöründe ilk TURQUALITY belgesini aldı. İnci Akü olarak, yıllık hazırlanan İstanbul Sanayi Odası (İSO) 500, Türkiye’nin ilk 500 sanayi şirketi sıralamasında 2006’dan, Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından her yıl açıklanan ‘ilk 1.000 ihracatçı’ sıralamasında ise 2005 yılından bu yana her yıl yer alıyoruz. Uluslararası marka değerlendirme şirketi BrandFinance’in “Türkiye’nin En Değerli Markaları” listesinde 6 yıldan bu yana ilk 100 arasında bulunuyoruz. Ayrıca Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin, 2014 yılında ilk kez düzenlediği İnovaLİG yarışmasında, başvuru yapan 400 şirket arasından “İnovasyon Organizasyonu ve Kültürü” kategorisinde ‘Birinci’ olmayı başardık.

İnci Holding’in öncü şirketlerinden İnci Akü olarak, gücümüzü Japon devi GS Yuasa’nın küresel deneyimi ve yeni nesil akü teknolojileri konusundaki birikimi ile birleştirerek 2015 yılı itibariyle İnci GS Yuasa Akü Sanayi ve Ticaret A.Ş. unvanıyla faaliyetlerimize devam ediyoruz.

Manisa’da 2 üretim tesisimiz ve İstanbul’da Merkez Satış&Pazarlama ofisimiz, Ukrayna ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde yurt dışı temsilcilik ofislerimiz bulunuyor. 2010 Temmuz ayında temellerini attığımız Manisa’daki ikinci üretim tesisimiz, Türkiye’nin ilk BREEAM (Building Research Establishment Environmental Assessment Method) sertifikalı üretim tesisi olma özelliğine sahip. Geçtiğimiz yıl ise yine Manisa’da 3’üncü üretim tesisimizin temellerini attık.

İnci Akü, Yuasa, EAS, Hugel, GS, Blizzaro ve İnci Battery markalarımızla üretim yapıyor, yurt içinde 80 ana bayi, 200 Enerji Uzmanı, 3.500 perakende satış noktası ve 300 yetkilendirilmiş servisimizle tüketiciye ulaşıyoruz. Yurt dışında ise güçlü distribütör ağımızla, 6 kıtada 80’in üzerinde ülkeye ihracat yapıyoruz.

Son dönemde gündemimizde yer alan çalışmalara bakacak olursak; otomotiv ve endüstriyel fabrikalarımızın kapasitelerini güçlendiriyoruz ve beş yıllık süreçte toplam kapasitemizi 2 katına çıkartmayı hedefliyoruz. İnci GS Yuasa olarak 2015 yılında gerçekleştirdiğimiz ortaklığımızın ilk 5 yılında toplam 250 milyon TL yatırım gerçekleştirme hedefi belirlemiştik. Bu hedefimize hızlı adımlarla yaklaşıyoruz. Toplam yatırımımızın yüzde 50’sini teknoloji gelişimi alanında kullanma planımız geçerliliğini koruyor.

Otomotiv, UPS (Kesintisiz güç kaynağı) ve Telekom alanlarında kullanılan aküleri en yüksek kalite standardı ile geliştirmeyi işimizin merkezinde tutuyoruz.

Kısa bir süre önce akü üretiminde önemli bir başarıya imza atarak 50 milyonuncu aküyü banttan indirdiniz. Üretim kapasiteniz ve bu alandaki büyüme stratejinizden bahseder misiniz?

İlk fabrikamız 1984 yılında Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde kuruldu. Starter yani binek, ticari ve ağır vasıtalar için akü üretimi yaptığımız İnci GS Yuasa Fabrikası, 32 bin m2 alana ve yılda 5 milyon üretim kapasitesine sahip. 2011 yılında Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde ikinci fabrikamızı devreye alarak endüstriyel akü üretimine başladık. 10 bin m2 kapalı alana sahip tesisimizin yıllık 400 bin adet endüstriyel akü hücresi üretim kapasitesine sahiptir.

2017 Eylül ayında temelini attığımız üçüncü fabrikamız, 2019’un ilk çeyreğinde tamamlanarak üretime başlayacak. Otomotiv ana sanayiye yönelik akülerin ve yeni nesil Start-Stop akülerin üretimi gerçekleştirilecek üçüncü fabrikamız 18 bin metrekarelik kapalı alana sahip ve yeni fabrikamız ile birlikte mevcut üretim alanımızı 46 bin 500 metrekareye ulaştıracağız.

Yeni fabrikamızda, en son teknolojiyi kullanarak, dünya çapında talebin artacağı öngörülen İnci Akü ve Yuasa markalı yeni nesil start-stop aküler ile otomotiv ana sanayinin ihtiyaç duyduğu (OEM) aküleri üreteceğiz. Üçüncü fabrika ile starter akü üretimimiz 2 milyon adet artacak. 7 milyon akü üretim kapasitesi ile Türkiye’nin en büyük akü üretim kapasitesine sahip şirketi olacağız.

Başarılı finansal ve operasyonel performansımızı sürdürürken, yeni yatırımlarımız ve kapasite kullanım oranlarımızdaki artışlar sayesinde, birçok kişiye yeni iş alanı sağlıyoruz. Doğrudan istihdam ettiğimiz çalışan sayısı 2018 Ocak ayı itibariyle 698 kişi oldu, 2019 ilk çeyreğinde 3’üncü fabrikanın açılmasıyla yüzde 25 ek istihdam sağlamayı hedefliyoruz.

Kuruluşumuzdan bugüne 34 yılda 50 milyon akü üreterek, 50 milyon aracın kalbine girdik. Hedefimiz kuruluşumuzun 50. yılında 150 milyon aküye ulaşmaktır.

 İnci GS Yuasa hangi ürünleri ile ön planda yer alıyor? Hangi ürünleriniz ya da hizmetlerinizle farklılaşıyorsunuz?

Sektörünün ilk AR-GE merkezi, ilk ve tek “e-garanti” uygulaması, ilk “sadakat programı”, ilk ve tek yol yardım desteği, ilk ve tek nano kristal teknolojisi ile üretilen aküsü, ilk BREEAM sertifikalı üretim tesisi gibi hizmet, çevre ve teknoloji alanlarında öncü ve yenilikçi faaliyetler içerisindeyiz. Son dönemde gerçekleşen önemli bir gelişme olarak dünya akü sektörünün öncü markalarından Yuasa, bizimle Türkiye pazarına giriş yaptı. Hem starter akü tarafında, hem de motosiklet aküsü tarafında pazarda müşteriler ile buluşmasını sağladık.

Ar-Ge bölümümüzde 2006 yılından itibaren hibrit ve elektrikli araç bataryaları ile ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Yakın zamanda yeni çıkan araçların büyük kısmını oluşturması beklenen mikro hibrit, diğer adıyla start-stop, araç aküleri ile ilgili çalışmalarımızı yoğun bir şekilde sürdürüyoruz.

2011 yılı itibari ile endüstriyel akü üretimine başladık. Buna bağlı olarak traksiyoner ve stasyoner olarak adlandırdığımız akülerle ilgili Ar-Ge çalışmalarımız da odaklandığımız diğer bir alan.

Bugüne kadar toplam 73 patent, endüstriyel tasarım ve faydalı modeli olan İnci GS Yuasa, sektörün gelişmesi için çalışmalarına ara vermeden devam ediyor.

2018 yılı tüm sektörler için çalkantılı ve zor bir yıl oldu. Bu yılı genel olarak değerlendirebilir misiniz? Ekonomik durgunluğun otomotiv sektörüne etkileri nasıl oldu? Siz özelde şirket olarak bu dönemi nasıl geçiriyorsunuz?

Uzun yıllardır sektörde olmanın verdiği know-how sadece ürün geliştirme değil aynı zamanda krizlere karşı dayanıklılık konusunda da bize rehberlik yapıyor. Küresel anlamda zor bir yıl olan 2018’de sektörün daralması tüm oyuncuları olduğu gibi bizi de etkiledi. Ancak uluslararası ortaklık yapımız, satışlarımızı ağırlıkla yurt dışına yapmamız nedeniyle yaşanan süreçten hasarsız çıkacağımızı ön görüyorum. Dünya ekonomisini etkileyen bu daralmayı ülke olarak en az hasarla atlatacağımıza inanıyorum.

Tüm dünyada Ar-Ge yatırımları her geçen gün önemini artırmaya devam ediyor. Sizin Ar-Ge yatırımlarınız ne düzeyde? Bu konuda yaptığınız çalışmalar hakkında genel bilgi verir misiniz?

İnci GS Yuasa, sektörünün teknoloji liderliğini sürdürebilmek için Ar-Ge yatırımlarını sürekli arttırıyor ve bu nedenle de yıllık cirosunun yaklaşık yüzde 2’sini Ar-Ge faaliyetlerine ayırıyor. Ayrıca her yıl projelerimiz kapsamında başvurduğumuz patent sayısını da hedeflerimiz doğrultusunda artırıyoruz.

İnci GS Yuasa olarak dijital dönüşüme büyük önem veriyor ve bu konuda önemli çalışmalar yapıyorsunuz. Özellikle otomotiv sektörü açısından değerlendirdiğinizde nasıl bir süreç izliyorsunuz?

Dünyada sektörün gelişimine baktığımızda küresel ısınmaya dönük kaygıların artmasından dolayı özellikle teknolojik anlamda ciddi değişimler olduğunu görüyoruz. Bu doğrultuda geleceğin araçları yakıt ekonomileri ve tasarrufu yüksek, daha hafif, regülasyonların gerekliliği ile egzoz gaz salınımları düşük, elektrik destekli çözümleri her geçen gün daha fazla içeriyor olacak.

Yeni nesil araçlarda güvenlik ve teknoloji dikkat çekiyor. Gelişmiş ülkelerde özellikle genç nesilde araç sahipliğinden çok, araç kullanıcılığının ön planda olması otomotiv endüstrisi için risk oluşturmakta. Kendi kendine gidebilecek araçlar üzerine de kapsamlı çalışmalar mevcut. Ancak güvenlik endişeleri nedeniyle devletler henüz sıcak yaklaşamıyorlar. Nesnelerin İnterneti konusu ile birlikte internet bağlantılı araçlar son dönemde gündeme gelmeye başladı. Üretimde çevreci, hafif ama sağlam materyallerin kullanılmasının yan sanayi ürünlerini oldukça etkilemesi bekleniyor.

Biz de İnci GS Yuasa olarak Ar-Ge Merkezimizle ülkelerin gelişmişlik düzeyinin, ileri teknolojiyi üretmeleriyle doğru orantılı olduğunun bilinciyle, teknolojik ürünleri üreten, bu teknolojiyi transfer eden, dünyadaki enerji depolama sorununa çözüm odaklı projeler geliştiren bir enerji depolama uzman üreticisi olarak yolumuza devam ediyoruz.

Sizce 2019 yılı ve ilerisinde otomotiv sektöründe nasıl bir değişim olacak? 

Elektrikli ya da hibrit araçların piyasaya çıkmasıyla yeni nesil aküler gündeme geldi. Türkiye, enerji sektöründe bir dönüşüm süreci yaşıyor. Bu dönüşümün beraberinde getirdiği fırsatları yakından izliyoruz. Elektrikli araç akülerinin, elektrikli araçların ihtiyaç duyduğu performansa sahip, güvenli ve ekonomik şekilde üretmek için bütün dünyada Ar-Ge faaliyetleri devam ediyor.

Bizim de 2015 yılında GS Yuasa firması ile gerçekleştirilen ortaklığımızla inovatif ürün çalışmalarımız hız kazandı. İnci GS Yuasa’da, elektrikli araçlarda bataryanın sahip olduğu önemin bilincinde olarak elektrikli araç bataryalarına yönelik gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Elektrikli araçta seri üretime geçilmesi ve üretilen araç sayısının yatırıma değer sayıya ulaşması halinde Türkiye’de yatırım yapma şansımız olduğunu da belirtmeliyim. Japon ortağımızın bu konuda deneyimi ve know-how’ı mevcut, dolayısıyla bu alanda gelişmeleri gündemimizde tutuyoruz.

Türkiye otomotiv alanında bir dünya lideri olabilir mi? Bunun için neler yapmamız gerekiyor?

Türkiye’de otomotiv sektörü, ilk 3 büyük sektörün içinde olmanın yanında, 65 yıllık bir geçmişe sahiptir. İlk adımı, 1954’te askeri cip ile kamyonetlerin üretilmeye başlamasıyla atılmıştır. Sonraki yıllarda ticari kamyon üretimine başlanmış, 1955 yılında kurulan Federal Türk Kamyonları A.Ş. ile kamyon montajı ve imalatına başlanmıştır.

Yaklaşık 65 yıllık bir geçmişe sahip olan sektörümüzün ülkemizdeki adımlarını takip ettiğimizde dünya liderliği çok iddialı bir söylem olsa da otomotiv sektörünün önemli ülkelerinden biri olma potansiyeli taşıdığını belirtmek isterim.

Öte yandan Türk otomotiv sanayinin, diğer gelişmekte olan ülkelerin aksine, tamamen rekabete açık bir konumda olmasına, iç pazar dinamiklerinden sürekli baskılanan talep nedeniyle yeterli desteği alamamasına rağmen, geldiği yer tam bir başarı öyküsüdür. Bu başarı, sektörün geleceğine yönelik umutları taze tutmaktadır. Ancak bugün gelinen boyut küresel ölçekte bir üretim merkezi olmaktan uzaktır. Bu sebeple, çok ciddi atılımlar, teşvikler ve politikaların süratle uygulamaya alınması gerekiyor. Otomotiv Strateji Belgesinde eksik yapılan ve hiç yapılamayan aksiyonların süratle gerçekleştirilmesi ve radikal, gerçekçi bir otomotiv gelişim politikasının uygulanması gerekiyor.

 

Bu konularıda İnceleyebilirsin